Prag şehri 10 bölgeye ayrılmıştır. Bu bölgeler arasında; Hradcany (Kale Bölgesi), Mala Strana (Küçük Mahalle), Stare Mesto (Eski Şehir) ve Nove Mesto (Yeni Şehir)UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alır ve en çok turist alan bölgelerdir.

Hradcany ve Kale Bölgesi

Prag Kalesi (Prazsky Hrad)


Prag’ın belgelenmiş en eski yerleşim yeri olan Prag Kalesi’nin yapımına 9. yüzyılda başlanmış ve sürekli olarak üzerine yapılan eklemelerle kale geliştirilmiştir. Bir kaleden daha fazlasını içinde barındıran yapı, 14. yüzyıla kadar bir saraya, kiliselere ve manastırlara ev sahipliği yapmış ve 1541’de bir yangında büyük hasar görmesi üzerine büyük bir yenilenmeden geçmiştir. Rönesans tarzı mimariyle yenilenen kale, 14. yüzyılda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun kalbinin attığı yer hâline gelmiştir. 17. yüzyıla kadar sürekli olarak yenilenen kale her dönemin mimari akımınlarından izler taşımaktadır. 17.yüzyılda İmparatorluk’un başkent değiştirmesi üzerine kale önemini yitirmiştir. 1920’lerde Çekoslovakya’nın bağımsızlığını kazanmasıyla kale ve içerisindeki yapılar genel bir onarım geçirmiş ve Çek Cumhurbaşkanlığı makamına verilmiştir. Günümüzde de hâlâ kalenin bir bölümü Çek Cumhurbaşkanı’nın ofisi olarak kullanılmaktadır ve diplomatik bir önem taşımaktadır. Tüm mimari stillerin etkilerini görebileceğiniz saraylar, idari yapılar, savunma amaçlı yapılar ve yorgunluğunuzu atabileceğiniz parklarıyla Prag Kalesi, Çek Cumhuriyeti’nin en önemli ve görülmesi gereken yapılarından biridir. Rehberli turlarının da tur başlangıç noktası olarak kaleyi seçmesinin sebebi budur.


Hradcany Meydanı

Kale inşa edildikten sonra, kralın hizmetinde çalışan insanların yaşaması için kalenin yanına yeni bir yerleşim yeri kurulması gerekmiş ve bugün Hradcany Bölgesi olarak bilinen yerleşim, Prag Kalesi’nin ana giriş kapısının hemen karşısındaki açıklık alana kurulmuştur.

Kalenin içini gezmeden önce bu meydanda görülmesi gereken yerleri gezebilirsiniz. Meydanın batısında 17. yüzyıl Barok mimarisine ait Toskan Sarayı ve sarayın yanındaki erken Rönesans mimari tarzındaki Martinic Sarayı’nı görebilirsiniz. Farklı mimari tarzları görebileceğiniz Schwarzenberg Sarayı meydanda dikkati çeken bir diğer yapıdır. Saray 2007’de oldukça kapsamlı bir restorasyon geçirmiştir.

Meydanda görebileceğiniz en süslemeli yapı, Başpiskoposluk Sarayı’dır. Saray yılda sadece bir gün, Paskalya’dan önceki Perşembe günü, ziyarete açıktır. Sarayın hemen yanında Avrupa Sanatları Ulusal Galerisi (Narodni Galerie) yer almaktadır.

Hradcany Meydanı’ndan Kale’nin içine girmeden önce bu büyüleyici şehri yukarıdan görmek isterseniz, kale kapısının güneyinde bir süre durup dinlenebilir, fotoğraf çekebilirsiniz.

Yaklaşık 46 hektarlık bir alanda 3 avluya sahip olan kalenin içinde görülmesi gereken pek çok önemli ve tarihi yapı bulunmaktadır.


Aziz Vitus Katedrali (Katedrala Svateho Vita)

Kaleye girip ilk iki avlusunu geçtiğinizde karşınıza Roman Katolik kilisesi olan Prag Başpsikoposluğu’nun bulunduğu Prag’ın en büyük ve en önemli kilisesi çıkar. Aziz Vitus Katedrali, sivri kuleleriyle Gotik mimarinin en iyi örneklerinden biridir. Kalenin içinde bulunan en dikkat çekici yapı olan bu katedralde sayısız ulusal hazineyi ve Bohemya krallarının mezarlarını görebilirsiniz.


Prag piskoposluğunun, başpiskoposluğa yükseltilmesi üzerine IV.Karl katedralin yapımını başlatmıştır. 1344’te yapımına başlanılan katedralin tamamlanması yaklaşık 600 yıl sürmüştür. IV.Karl, katedralin Fransız gotik yapılarına benzemesini istediği için Fransız bir mimarı Prag’a davet etmiştir fakat katedral tamamlanamadan Fransız mimar hayatını kaybetmiştir. Bunun üzerine Alman bir mimar ve oğulları katedralin yapımını devralmışlardır. Prag’ın geçirdiği sıkıntılı yıllar ve şehirde devam eden diğer çalışmalar, katedralin yapımında aksaklıklara neden olmuş ve katedral ancak 1929 yılında tamamlanabilmiştir.


Katedralin bugünkü giriş kapısı batı kapısıdır ama 19. yüzyıla kadar giriş için güney kapısı kullanılmaktaydı. Altın Taçkapı diye bilinen güney kapısı, Venedikli sanatçılar tarafından yapılan Son Yargı mozaiği ile süslenmiştir. Cam ve doğal taş parçacıkları ve altın yapraklar kullanılarak yapılan mozaik, katedralde görülmesi gerekenler arasında yer alıyor.


Katedralin duvarları boyunca sıralanan şapeller, yapının görkemine dikkat çekmektedir. Bu şapeller arasında en önemlisi, Aziz Vaclav Şapeli’dir. Prensin lahiti için Gotik tarzda bir odada tasarlanmıştır. Duvarlarda, Kral Vaclav’ın hayatının resmedildiği freskler, pahalı taşlar ve altın yapraklar dikkat çekmektedir. Şapelin arkasında bir oda da Kraliyet Mücevherleri’ne ayrılmıştır. Çek kraliyet tacının da içinde bulunduğu mücevherler sadece önemli resmi günlerde ortaya çıkarılır.

Uzunluğu 120 m, genişliği 60 m olan Aziz Vitus Katedrali’nde hâlen ayinler düzenlenmektedir. Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olan katedralde, Çek tarihinin en önemli kral ve prenslerinin lahitlerinin (4.Karl, 2.Rudolf gibi) de bulunması yapıyı, Çek tarihi açısından önemli kılmaktadır.


Eski Kraliyet Sarayı

Kalenin üçüncü avlusunun güney ucunda Eski Kraliyet Sarayı bulunmaktadır. Bohemya prenslerine ev sahipliği yapan saray, 9. yüzyılda inşa edilmiş fakat ilk yapımının üzerine pek çok değişiklik de geçirmiştir. Günümüzde sarayda görülebilecek en eski kalıntılar Romanesk döneme aittir. Romanesk mimarinin yanı sıra Gotik ve Rönesans mimarisinin de etkisinin görülebileceği Eski Kraliyet Sarayı’na yapılan en önemli ekleme Ladislav Salonu’dur. 1502 yılında tamamlanan salon, yapıldığı dönemde sütunlarla desteklenmeyen ve sivil amaçlara hizmet etmek için yapılmış en büyük salondu. Günümüzde de bu salonun kaburgalı tavan örtüsü ve geniş açıklığı Gotik dönemin en güzel örneklerinden biridir. 16. yüzyıldan itibaren salon; taç giyme törenlerine, şövalye turnuvalarına, eğlencelere ve değerli eşyaların satıldığı pazarlara ev sahipliği yapmıştır. At sırtındaki şövalyeler salona hafif eğimli merdivenlerden girerlerdi, bu merdivenler günümüzde turistler tarafından sarayı gezmek amacıyla kullanılmaktadır.

Salon; günümüzde Çek Cumhurbaşkanlığı yemini, devlet törenleri ve sergiler gibi etkinliklerde kullanılmaktadır. Salonun güneyindeki gözlem galerisinden muhteşem Prag manzarasını izleyebilirsiniz.

Ziyaret saatleri: Nisan – Ekim 9:00 – 17:00
Kasım – Mart 9:00 – 16:00


Aziz George Bazilikası (Bazilika Svateho Jiri)

Üçüncü avluda Eski Kraliyet Sarayı’nı geçip doğuya doğru ilerlendiğinde Aziz George Meydanı (Svateho Jiri Namesti)’na ulaşılır. Meydandaki yapılar, alçı süslemeler ve aşı boyasıyla renklendirilmiş dış cepheleriyle dikkat çeker. Meydanda 9. yüzyılın başlarında inşa edilmiş ve Bohemya’nın en eski kilisesi olduğu söylenen Aziz George Bazilikası bulunmaktadır. Bazilika, yangınlar ve yıkımlar yüzünden pek çok değişikliğe maruz kalmıştır. Bazilikanın bugünkü kırmızı, krem renkli dış cephesi erken dönem Barok mimarisinin eseridir. 1000 yılı aşkın bir geçmişi olan bazilika günümüzde Ulusal Galeri’nin bir parçasıdır ve Bohemya’nın Gotik ve Barok dönemine ait sanat eserleri burada sergilenir. Ayrıca bazilikada zaman zaman klasik müzik konserleri de düzenlenir. Yapının geniş, yüksek ve boş sayılabilecek iç alanın mükemel akustiği, keyifle klasik müzik dinlemek için oldukça elverişli.

Adres: Prague Kalesi, Hradcany, Prag 1, 119 08
Web: www.hrad.cz
Ziyaret saatleri: Salı – Pazar 10:00 – 18:00


Mihulka Barut Kulesi (Praşna vez Mihulka)

Bu kule 15. yüzyıl sonlarında kalenin kuzey surlarının bir parçası olarak yapılmış ve daha sonra barut deposu olarak kullanılmıştır. 20 m yüksekliğindeki kulede simya çalışmaları için de bir oda yapılmış. Kule 1982’den bu yana simya, ortaçağ sanatı, astronomi ve savaş tarihi gibi sergilere ev sahipliği yapmaktadır.

Adres: Prag 1, Hradcany
Ziyaret saatleri: 09:00 – 16:00


Bir not: Barut kulesinin yakınında 1781 yılına kadar hapishane olarak kullanılan ve adını burada kalan bir mahkumdan alan Dalibor Kulesi (Daliborka)’ni de görebilirsiniz.

Adres: Prag 1, Hradcany


Altın Yol (Zlata Ulicka)

Prag’ın küçücük evleriyle dolu en küçük sokağını gezerken kendinizi bir peri masalında gibi hissedebilirsiniz. 16. yüzyılda kalenin kuzey surlarına bitişik olarak yapılan bu rengârenk kulübeler, kaleyi korumakla görevli atıcıların yerleşmesi için inşa edilmiş ama atıcıların sayısı fazla, alan küçük olduğu için ortaya bu küçücük kulübeler çıkmış.

Zamanla bu evlerde yaşayan atıcıların yerini zanaatkârlar, simyacılar ve sanatkarlar almış ve sokak 20. yüzyıla kadar yoksullara sığınaklık etmiş. Sokağın adı, Rudolf II yönetimi zamanında burada yaşayan ve metalleri altına dönüştürmeye çalışan simyacıların hikâyelerine dayanmaktadır.

Sokağın tanınmış sakinlerinden biri de 22 nolu evde bir süre yaşamış ve yazılarını yazmış olan Franz Kafka’dır. Prag; Kafka’yı çok etkilemiş bir şehirdir, bunu eserlerinde de görmek mümkündür. Fotoğraflarının ve kişisel eşyalarının sergilendiği Kafka’nın mavi evi, restore edilmiştir.

Günümüzde Altın Yol’daki bu küçücük rengârenk evler restore edilmiştir ve sokak; hediyelik, el yapımı eşya satıcılarına ev sahipliği yapmaktadır.

Ücret: Nisan 2002’den beri girişler ücretli.
Ziyaret saatleri: Nisam – Ekim 9:00 – 17:00
Kasım – Mart 9:00 – 16:00

Altın Yol’dan doğu kapısına doğru ilerlenilen yol üzerinde görülebilecek yerler arasında Narodni Müzesi’ne ev sahipliği yapan Lobkowitz Sarayı ve Siyah Kule (Cerná vêz) vardır. Yol bu son kulenin altındaki Eski Kale Basamakları’nda sonlanır. Bu pitoresk merdivenler; sizi Mala Strana bölgesine, eski şehir merkezinin batısına çıkarır.


Prag Kalesi gezisi için pratik bilgiler

Kaleyi gezmek için kısa ve uzun olmak üzere iki tur alternatifiniz var. Kısa tur kapsamında; eski Kraliyet Sarayı, Aziz George Bazilikası, Altın Yol ve Daliborka kulesi vardır. Uzun turda ise; Eski Kraliyet Sarayı, Prag Kalesi sergisi, Aziz George Bazilikası, Aziz George Heykeli – Ulusal Galeri, Altın Yol, Daliborka Kulesi ve Prag Kalesi Fotoğraf Galerisi gezilir.

Bir not: Aziz Vitus Katedrali Prag Kalesi turlarına dahil değildir ama kendiniz ücretsiz olarak gezebilirsiniz.

Kale muhafızlarının görev değişimi seramonisi her saat başı izlenebilir.

Açılış saatleri: Kale kompleksi yaz döneminde (Nisan – Eylül) 5:00’ten gece yarısına kadar açıktır. Kış döneminde (Ekim – Mart) ise 6:00’dan 23:00’a kadar ziyaret edilebilir. Bilet gişeleri ise yaz döneminde 9:00’dan 18:00’a, kış döneminde 9:00’dan 16:00’a kadar açıktır. Kale içerisindeki yerlerin açılış saatleri de mevsimlik olarak farklılık göstermektedir. Alacağınız biletlerin geçerlilik süresi ise iki gündür. Bilet gişelerinden kale hakkında bilgi ve broşür alabilirsiniz.

Danışma merkezi: 9:00 – 17:00 saatleri arasında hizmet verir.
Tel: +420 224 373 368


Mala Strana (Küçük Mahalle)

Prag Kalesi’nin kurulmasının üzerine kalenin ihtiyaçlarını karşılamak için tüccarların ağırlıklı olarak yerleştiği Mala Strana kurulmuştur. IV.Karl zamanında sınırlarını genişleten Mala Strana, kalenin savunmasında oynadığı önemli rol gereği surlarla çevrilmiştir. Kral’ın daveti üzerine bölgeye ağırlıklı olarak Alman tüccarlar ve zanaatkârlar yerleşmiştir.

Burada kurulan ilk mahalle, büyük bir yangında ciddi hasar gördükten sonra yeniden yapılandırılmıştır. Özellikle 17. yüzyılda Habsburglar arasında değer kazanan bölgeye bugünkü ihtişamını veren, 17 ve 18. yüzyılda yapılmış çok sayıda rönesans ve barok tarzı kiliseler ve malikânelerdir. Bu yapıların çoğu günümüze dek korunmuştur. 10 ve 11. yüzyılda Prag’ın en önemli şehri olan Mala Strana daha sonra Stare Mesto’nun gölgesinde kalmıştır.

Kalenin eteklerine kurulan Mala Strana, Vltava Nehri’nin batı kıyısına kadar uzanır. Karl Köprüsü’yle Stare Mesto’ya bağlanır. Genelde şehri gezmeye gelenler, öncelikle Stare Mesto’yı keşfeder, Karl Köprüsü’nü geçip Mala Strana’yı gezer ve burdan da Nerudova Caddesi’ni kullanarak Prag Kalesi’ne tırmanırlar.

Önceleri pazar yeri olan Mala Strana Meydanı (Malastranske Namesti), bölgenin kalbinin attığı yerdir. Barok yapıların süslediği meydanda gotik iç mekânlarıyla ufak hediyelik eşya ve el sanatları dükkânları, Çek biralarını tadabileceğiniz publar, caz barlar ve kafeler bulunur. Bölgeyi dolaşabileceğiniz tramvayın ilk durağı da meydandadır.


Aziz Nikolaus Kilisesi (Chram sv. Mikulase)

Meydanın ve Mala Strana’nın en belirgin yapısı olan Aziz Nikolaus Kilisesi aynı zamanda Prag’ın en önemli Barok eseridir. Yapımına 18. yüzyılın ilk yıllarında başlanılan kilise, 1756’da tamamlanmıştır. Kilisenin mimarları Kryštof Dientzenhofer ve kilisenin Prag manzarasının önemli bir öğesi olan kubbesini tamamlayan oğlu Kilián Ignác Dientzenhofer’dır.

Yeşil renkli kubbesi ve yine yeşil olan 80 metre yüksekliğindeki çan kulesiyle Aziz Nikolaus Kilisesi, günümüzde müzik etkinliklerine de ev sahipliği yapmaktadır. Mozart’ın Prag’da kaldığı sürede orgunda bazı eserlerini çaldığı bu kilise, Mala Strana’nın görülmesi gerekenleri arasında.


Wallenstein Sarayı (Valdstejnsky Palac)

Wallenstein Sarayı 30 yıl savaşlarının en önemli generallerinden Wallenstein için yapılmıştır ve Prag’daki Barok tarzdaki ilk saraydır. Bahçeleri de kendisi kadar etkileyici olan bu saray, günümüzde konserlere ve resmi kutlamalara ev sahipliği yapar. Ayrıca Çek Cumhuriyeti’nin senatosu da buradadır.

Adres: Vadštejnské námestí 4 Prag 1
Ziyaret saatleri: Cum – Pazar 10:00 – 16:00

Bir not: Sarayın girişi ve etkinlikler ücretlidir ama bahçeleri ücretsiz gezebilir, çeşmeleri ve heykelleri görebilirsiniz.


Nerudova Sokağı (Nerudova Ulice)

Mala Strana Meydanı’nın batısında kalan ve Prag Kalesi’ne doğru yükselen bu yol, adını kendisi de bu sokaktaki evlerde yaşamış olan şair Jan Neruda’dan almıştır. Bu sokağın en önemli özelliği ise, her evin dışında farklı şekillerde tasarlanmış olan ev plakalarının olmasıdır. Evler bu plakalar sayesinde birbirinden ayırt edilir ve evin kime ait olduğu anlaşılırmış. Bunun sebebi ise bu evlerin Prag’daki hane numaralama sisteminden önce yapılmış olmasıdır.

Üç Kemancı (no: 12) adresindeki ev burada yaşayan ve keman üreterek hayatlarını kazanan üç kemancının evidir. Kırmızı Kaplan (no: 41) adresindeki ev, Çek ressam Petr Brandl’ın evidir. Altın Aslan (no: 32)’da Ulusal Müze’ye ait tarihi eczaneler sergisini gezebilirsiniz. Ayrıca günümüzde İtalyan Büyükelçiliği olan girişinde dev kartallar olan Thun-Hohenstein Sarayı’nı (no: 20), Yeşil Istakoz’u (no: 43) ve Altın Nal’ı (no:34) da mutlaka görün.


Karl Köprüsü (Karluv most)

14. yüzyılda Karl Köprüsü’nün bugün bulunduğu yerde Vltava Nehri’nin iki kıyısını birleştirmek için Judith Köprüsü yapılmış fakat bu köprü bir sel baskınında yıkılmış. Bunun üzerine IV. Karl daha dayanıklı bir köprü yapmaya karar vermiş ve yapılan bu köprü günümüze dek varlığını sürdürmüş hatta şehrin simgelerinden biri hâlini almış.

516 metre uzunluğundaki ve yaklaşık 10 metre genişliğindeki Karl Köprüsü, üç tane kule ile korunmaktadır. Bu kulelerden ikisi Mala Strana’da diğeri ise Stare Mesto’dadır. Mala Strana’daki kulelerden biri Judith Köprüsü’nden kalmıştır, diğeri ise Mala Strana’ya giriş niteliğindedir ve Avrupa’da inşa edilmiş en güzel Gotik tarzdaki kapı olma özelliğine sahiptir. Muhteşem Prag manzarasını bu kulelerden izleyebilirsiniz. Stare Mesto’daki kule ise Gotik tarz mimarinin güzel örneklerinden biridir ve bu kuleden de manzarayı izleyebilirsiniz.

Köprü yapıldığında sade ve amaca hizmet edilecek şekilde tasarlanmıştır. Günümüzde Karl Köprüsü’nü diğer köprülerden farklı kılan çoğu Barok tarzdaki 30 heykel ise; 1700’lerde İtalya’da doğan köprü süsleme akımının Avrupa’ya yayılması üzerine yapılmıştır. Her ne kadar bugün köprüde bulunan heykeller orjinal heykeller olmasa da gerçeklerinin bire bir kopyalarıdır ve hepsi görülmeye değerdir.

Bu heykeller arasında en çok ilgi çekenlerden biri, Aziz John Nepomuk’un heykelidir. Efsaneye göre dönemin kralı, azizden kraliçenin sırlarını söylemesini istemiş, aziz söylememek için direnince azizi öldürüp Karl Köprüsü’nden atmış. Zamanla bu azizin heykeline dokunmanın dilekleri gerçekleştirdiği inancı yayılmış. Günümüzde köprüyü geçen turistler de bu heykele dokunup dilek tutarlar.

Turist gruplarının akın akın ziyaret ettiği Karl Köprüsü, günün her saati kalabalıktır. Özellikle güneşli günlerde köprü üzerinde pek çok Çek müzisyen, ressam ve hediyelik eşya satıcıları olur. Şehrin en güzel binalarını, diğer köprülerini, kaleyi görebileceğiniz köprü; fotoğraf çekmek isteyenlere de çok güzel kareler sunuyor.


Stare Mesto (Eski Şehir)

Stare Mesto’nun kuruluşunun tam olarak ne zamana dayandığı bilinmese de 6. yüzyıldan beri burada ticaret kolonilerinin yaşadığı bilinmektedir. Hradcany ( Kale bölgesi) siyasi anlamda güçlenirken nehrin karşı tarafındaki Stare Mesto da ticari anlamda güçlenmiştir. Kale bölgesinden daha hızla gelişen Stare Mesto, 10. yüzyılda surlarla çevrilmiştir. 13. yüzyılda Judith Köprüsü’yle, 14.yüzyılda ise Karl Köprüsü’yle Mala Strana’ya bağlanması üzerine bölge şehrin ticaret merkezi hâline gelmiştir. Bu gelişmelerin üzerine krallar da bir kraliyet sarayı inşa ettirip burada yaşamaya başlamışlardır.

Geçmişte de günümüzde de Prag’ın en önemli bölümü olan Stare Mesto, hem Ortaçağ’dan Barok tarzına uzanan mimari çeşitliliğiyle hem de en çok yerleşim alan yer olma özelliğiyle turistlerin ilgi odağı hâline gelmiştir.


Stare Mesto Meydanı

Prag gezisinin en önemli kısmı olan Stare Mesto Meydanı’nın tarihi 10. yüzyıla kadar gidiyor. Pazar yeri olarak kurulan bu meydan, günümüzde restoranlar, kafeler, hediyelik eşya dükkanlarıyla dolu bir turizm merkezi hâline gelmiş. Tur otobüslerinin şehir turları bu meydandan başlar, ama daha nostaljik bir gezi isterseniz yine bu meydandan kalkan fayton turlarını da tercih edebilirsiniz. Meydan, her tür mimari tarza ait eserlerden oluşmuş bir kolaj gibidir. Gotik bir binanın yanında kübist tarz bir ev ve bunların hemen yanında bir de Barok tarz bir yapı görülebilir. Meydana hakim yapı ise 1915 yılında ölümünün 500. yıldönümünde açılışı yapılan Çeklerin milli kahramanı ve ilk reformistlerden olan Jan Hus’un anıtsal heykelidir.


Stare Mesto’da görülmeye değer yerler ise şunlardır:

Astronomik Saat (Orloj) ve Stare Mesto Belediye Sarayı

Belediye Binası, meydanın güneybatısında yer alan ve bölgenin önemi arttıkça değişik mimari tarzlarda inşa edilmiş parçalar eklenerek büyüyen bir yapıdır. Binanın en eski bölümü ise, 14. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş olan astronomik saat kulesidir ve hiç şüphesiz ki Stare Mesto’da turistlerin en çok ilgisini çeken yapısı da bu astronomik saattir.

Belediye Binası’nın dış tasarımında pek çok ilgi çekici özellik bulunmasına rağmen ziyaretçiler özellikle astronomik saati merak ederler ve her saat başı bu saatin yapacağı gösteriyi izlemek için meydanda toplanırlar. Astronomik saat yapılışıyla ilgili efsaneye göre; bu saat yapıldığında şehrin ileri gelenleri saatin mükemmelliğinden öyle çok etkilenmişler ki saati yapan ustanın gözlerine, bir daha başka yerde bu saatin aynısını yapmasın diye, mil çekmişler. Ama bu usta ölmeden önce saatin mekanizmasını bozmuş ve saat başka büyük bir usta tarafından tamir edilene dek yıllarca çalışmamış.

Saat üç bölümden oluşur. Bunlar; en üst dairenin üstünde, her saat başı 12 havarinin göründüğü pencere bölümü, değişik zamanları gösteren saat bölümü ve burçları gösteren takvim bölümüdür. Her saat başı meydanda toplanan ziyaretçilerin merakla izlediği gösteri, meydanın en büyük eğlencelerinden biridir. Saatin üstündeki her figürün bir görevi olduğu gösteride önce bir elinde kum saati tutan ölüm saatine bakar ve diğer eliyle ölüm çanının ipini çeker; bunun üzerine ahşap pencereler açılır, arkadan İsa ve 12 havari geçer. Pencereler kapanır ve bir horoz ötüşü duyulur. Saatin sağ yanında olan bitene anlam vermeye çalışan bir Türk figürü, solda elinde para kesesiyle bir cimri ve bir de kibirli insan figürü de bulunur.

Stare Mesto Belediye Sarayı’nda ayrıca konsey salonlarını, Oriel Şapeli’ni ve binanın kulesine tırmanarak Stare Mesto manzarasını görebilirsiniz.

Ziyaret saatleri: Kasım – Mart Pzts 11:00 – 17:00 Sal –Paz 9:00 – 17:00
Nisan – Ekim Pzts 11:00 – 18:00 Sal –Paz 9:00 – 18:00


Tyn Önündeki Meryem Anamız Kilisesi

Yapımı 14. yüzyılda başlamış ve 16. yüzyılda bitirilmiş olan kilise, Prag’daki en önemli Gotik kiliselerden biridir. 80 metrelik iki kulesiyle meydandaki Ortaçağ yapılarının üzerinde yükselen yapı, Stare Mesto’nun sembollerinden biridir. Prag’ın geçirdiği dinsel çeşitlilikten nasibini alan kilise, karşı reformdan sonra Katolik Kilisesi’ne verilmiş ve bugüne kadar da bu özelliğini korumuştur. Kilise günümüzde sadece ayinlerde açıktır. Ayinlerin saatleri kilisenin kapısında asılır. Her ne kadar dış cephesi kararmaya yüz tutmuş gibi görünse de kilise, gece ışıklandırıldığında Prag manzarasının en muazzam yapılarından biri hâline gelir.

Ziyaret saatleri: Salı – Paz 10:00 – 18:00


Aziz Nikolaus Katedrali (Kostel sv. Mikuláse)

Dienzenhofer tarafından 1735 yılında Barok tarzda inşa edilmiş olan bu katedral Mala Strana’daki aynı isimli katedralle benzerlikler gösterir. Alman işgali esnasında oldukça hasar gören bölgede görülmeye değer bir yapı olan katedralin içerisinde o döneme ait eserler ve azizleri resmeden freskler bulunur. Ayrıca yaz aylarında konserler de düzenlenir.

Adres: Old Town Square, Parízská Str, Prague 1, Old Town
Ziyaret saatleri: Pzts 12:00 -16:00; Sal – Ctsi 10:00 – 16:00


Stare Mesto’da bunlar dışında; Siyah Madonna’lı Ev, Goltz- Kinsky Sarayı, Clam-Gallas Sarayı, nehrin bu yakasının en büyük kompleksi Klementinum ve ortodoks Yahudi cemaatine ev sahipliği yapan Yahudi Mahallesi de zamanınız varsa görülmeye değerdir.


Nove Mesto (Yeni Şehir)

IV.Karl’ın Roma krallığına seçilmesiyle Prag’ın nüfusunda hızlı bir artış olmuş ve Stare Mesto artık halka yetmez hâle gelmiş. Yeni yapılar için boş alan da kalmayınca şehir, surların dışına taşmış. Bunun üzerine IV. Karl 240 hektarlık bir alana yeni baştan, planlı bir şehir kurmuş. Bölgenin kuruluşunda inşa edilen yapıların çoğu yenileme amacıyla yıkılmış olsa da, Nove Mesto’da da görülmeye değer tarihi yapılar vardır. Tarihin yanı sıra alışveriş ve eğlence hayatının da merkezi sayılabilecek Nove Mesto konaklama içinde çok çeşitli alternatifler sunuyor.

Şehrin en önemli yerleri, eskilerde at pazarı olarak kullanılan Vaclavske Namesti (Vaclav Meydanı) ve Avrupa’nın en büyük kent meydanlarından biri olan ve hayvan pazarı olarak kurulan Karlovo Namesti’dir. Stare Mesto’yu Nove Mesto’dan ayıran eski hendeğin üzerine inşa edilen Na prikope sokağı pek çok modern mağazaya ve turizm danışma bürolarına ev sahipliği eder.


Vaclav Meydanı

Meydan olarak anılmasına rağmen büyüklüğüne bakıldığında, 750 metre uzunluğunda, 60 metre genişliğinde, 45000 metrekare alana sahip, bir meydandan daha fazlası olduğu görülür. Lüks mağazalarıyla alışveriş yapmak ve barları, kulüpleri ve restoranlarıyla eğlenceli vakit geçirmek isteyenler için pek çok seçenek sunan meydan her dakika yüzlerce turisti ağırlar. Şehir turlarının başlangıcı da bu meydandır.

Vaclav Meydanı, Prag şehrinin inişli çıkışlı tarihine tanıklık etmiş hatta tanıklık etmekle kalmamış şehrin tarihsel dönüm noktalarında pek çok gösteriye de ev sahipliği yapmıştır. Nazi karşıtı gösterilerden,1968’de Kızıl Ordu’yu protesto etmek için düzenlenen gösterilere, 1969’da Prag Baharı’nı desteklemek ve Rusları protesto etmek amacıyla kendilerini yakan iki gençten, 1989 yılında Komünizmin yıkılışı kutlamalarına kadar pek çok siyasi ve tarihi olay bu meydanda hayat bulmuştur. Meydanın simgesi ise ünlü Çek heykeltıraş Josef Myslbek tarafından tasarlanan at üzerindeki Aziz Vaclav Anıtı’dır.


Ulusal Tiyatro (Narodni divadlo)

19. yüzyılda bağımsız bir tiyatro kurulması talebi üzerine inşa edilen tiyatro, 1881’de açılmasından kısa bir süre sonra yanarak büyük hasar görmüştür. Bina, halkın bağışladığı paralarla yeniden inşa edilip aynı yıl içerisinde açılmıştır. Yapımında pek çok Çek sanatçının görevlendirildiği bina, modern mimarinin güzel bir örneğidir.

Adres: Narodni trida 2, Prag


Dans Eden Bina (Tancici Dum)

Modern mimarinin diğer çarpıcı örneği olan Tancici Dum, 1990’ların başında Amerikalı mimar Frank Gehry tarafından tasarlanmıştır. Bina, halk arasında Fred ve Ginger Binası olarak bilinir. Ginger camdan ve tuğladan yapılan binanın adı ve Fred de onu tutuyormuş gibi duran kulenin adıdır. Bu görünümüyle yapı, dans eden bir çifte benzer.

Bu sayfa puan verin!
[Total: 1 Average: 5]
Taner.Gurle.net